top of page
omerguzelgoz

Bir Kaybın Ardından... (Yas Tedavisi)


Kayıp ve Yas
Yas ve Kayıp

Bir yakınını kaybettiysen bu mektubu senin için yazdım.

 

Merhaba umarım iyisindir, bu yazıyı okuyorsan muhtemelen iyi olmak için bir yol arıyorsundur, senin için elimden geleni yapmaya çalışacağım, başlamadan önce bu yazıkimler için, hangi sorulara cevap arayacağımızdan bahsedeyim; sırasıyla şunları konuşacağız; eğer sevdiğin, kıymet verdiğin biri bir yakınını kaybettiyse onun için ne yapabilirsin, neyi özellikle yapmamalısın bunlara değineceğim, belki sen bir kayıp yaşıyorsun ve bir şeyler anlamsız gelmeye başladı; ne yapacağını, bu duygunun seni nereye götüreceğini bilmiyorsun çok az da olsa neyin iyi gelebileceğini anlatmaya çalışacağım, birçok psikoloji öğrencisi instagram’daki sayfamı takip ediyor biliyorum, onlara yas tedavisinde nasıl bir yol izlediğimizi paylaşmaya çalışacağım, umarım yazıyı okumayı tamamladığında kalbinde küçücük de olsa bir umut olur, hazırsan başlayalım.

 

Yas süreci öyle bir konu ki bizim diğer ele aldığımız konulardan daha yaygın ve tuhaftır ki bütün diğer konulardan daha az konuşuluyor mesela depresyonun toplumlarda görülme oranı çok yüksek olduğu için depresyon hakkında çok fazla makale yayınlanır, bilgiler paylaşılırhalbuki hayatımı hiç depresyona yakalanmadan geçirebilirim ama hayatımı birinikaybetmeden tamamlayabilmem neredeyse imkansız öyle değil mi ? Annemiz, babamız, abimiz, ablamız, eşimiz, kuzenimiz, arkadaşımız hayatımıza dokunan birini mutlaka kaybediyoruz ve bu acı başka hiçbir acıya benzemiyor, hiçbir şey bu kadar yaralamıyor, çaresiz hissettirmiyor. Üstelik ölmek için doğduğumuzu biliyoruz, bazen yürürken etrafıma bakıp şunu düşünüyorum 100 yıl sonra hepimiz ölmüş olacağız, basit ama yine de tuhaf. Tuhaf çünkü genelde biz bir şeyi bildiğimizde ona hazırlanırız oysa ki bu kendimizi hazırlayabildiğimiz bir şey değil. Yanımızdaki kişi bir gün vardı bir gün yok.  

 

Eğer sen bir yas sürecinin içindeysen…

 

Eğer sen bir yas sürecinin içindeysen bunun uzun süreceğini baştan kabul etmemiz lazım, yaşadığın yas muhtemelen birinci yılın sonunda zihninde ve kalbinde anlam bulmaya başlayacak çünkü bu sürede kaybettiğin kişinin doğum gününü hatırlayacaksın, anneler günü babalar günü gibi özel günleri yaşayacaksın, bayram geçecek, ve en sonunda onu geçen yıl bugün kaybetmiş olacaksın.

 

Bütün bu süreçte her gün kötü hissetmeyeceksin tıpkı o seninleyken olduğu gibi, bazen sinirleneceksin, bazen ağlayacaksın, bazen güleceksin hatta çok komik bir şey olacak kahkaha atacaksın sonra belki bir an gelecek ben ne yapıyorum diyeceksin ama bir gün gelecek ve o kişiyle ilgili aklına daha çok iyi anıların geldiğini fark edeceksin. Birlikte güldüğünüz, belki bir yerlere gittiğiniz, bir şeyler yaptığınız belki ikinizin ortak bir sırrı, onun kendine özgü tavrı hepsi artık acıyla değil de sevgiyle hatırladığın bir deneyim haline gelecek. Bazılarımız birini kaybedince ‘eğer acı çekmezsem ona saygısızlık yapmış olurum, o uğrunda acı çekmeyi hak eden biriydi’ diye düşünür eğer sen de böyle düşünüyorsan bir de şunu düşünelim lütfen; şu an burada bu odada beni okurken görseydi seni acı çekmeni mi mutlu olmanı mı isterdi ?Acı zaten kaçınılmaz söylemeye çalıştığım; onu özellikle tutmaya gerek yok her duygu gibi çağırmasak da gelir istemesek de zaten gider.

 

Sana düşünmen gereken başka bir şeyden bahsedeyim; diyelim ki adın Ayşe ya da Mehmet, herkesin zihnindeki Ayşe/Mehmet aynı kişi değil öyle değil mi ? Patron Ayşe var, çalışan Ayşe var, anne Ayşe var, annesinin kızı Ayşe var, yani hayatta hepimizin rolleri var ve bu roller esnasında herkesle kurduğumuz ilişki birbirinden farklı. Bu yüzden sen vefat edince senin çocuğun anne acısı yaşarken annen evlat acısı yaşıyor ve ikisi de farklı. Demek istediğim şey biz insanlarla ilişki kurduğumuzda onların bizim zihnimizdeki imajlarıyla ilişki kurarız, tam olarak o kişinin canlı kanlı bedeniyle değil. Onu özlediğini, özleyeceğini biliyorum ama sen de şunu bilmelisin ki kaybettiğin kişinin zihnindeki imajı ölmedi, o ölümsüz, onunla kurduğun ilişki, sen ölene kadar seninle yaşayacak, anıları zihninde olacak, bu yüzden eğer onun bir eşyası varsa lütfen onu yanına al ve onu hatırla -ki zaten unutman mümkün değil- yani o vefat edince onunla ilişkin bitmedi, bitmiyor, bitemez ve bitmeyecek. O ilişkiyi lütfen kendi içinde yaşamaya devam et ve konuşmak istediğin kişilere anlat, kardeşine anlat, arkadaşına anlat, eşine anlat, terapistine anlat istediğine anlat ve kaybettiğin kişi senin sözlerinde var olmaya devam etsin.

 

Konuşmak demişken, daha önce birini kaybetmiş biriyle konuşmak ya da aynı kişiyi kaybeden başkalarıyla konuşmak hem sana hem ona iyi gelecektir, ama eğer konuşmak istemiyorsan şimdi sana kendin için yazabileceğin birkaç başlık vereceğim, kendine vakit ayır inançlarına aykırı değilse belki bir mum yakmak istersin ve lütfen şunları biriyle konuşa ya da yaz;

 

Onunla ilgili bir pişmanlığın, keşken var mı ?

Sence yas sürecini daha az acıyla daha çok sevgiyle hatırlamak için neye ihtiyaç duyuyorsun ?  

Eskiden onunla ilişkin nasıldı ?

Hangi yemekleri severdi ? Sevdiği bir dizi var mıydı ? Onunla ilgili neler anlatabilirsin ?

Kaybettiğin kişinin varlığını hissettiğin bir yer var mı ?

 

 

Yasın evrelerini duymuşsundur belki şimdi eğer kaybın daha yeniyse neler olacağından biraz bahsetmek istiyorum. Onu kaybettiğine inanamadığın bir dönemin olabilir bu dönemde cenaze sürecine katılmak, dua etmek, kendi inancına uygun ritüeller kabullenmeni kolaylaştıracaktır, öfke hissedebilirsin bu çok sağlıklı bir evrede olduğunu gösterir. Hayata, kendine, diğer insanlara öfkeli olduğun bir dönemin olabilir, keşkelerinin olduğu bir dönemin olacaktır, bu süreçte içine kapanabilirsin, depresif belirtilerin olabilir bunlar çok normal ama eğer uzarsa profesyonel destek almayı ihmal etmemelisin, bunların hepsi bir süreç saydığım sırayla olmak zorunda değil ve bu dönemler geçince artık onu hatırlatan şeylerden kaçmamaya başlayacaksın, kaçmamak sana çok iyi gelecektir.

 

Bazı yaslar diğerlerinden farklıdır, kaybettiğin kişiyle vefat döneminde ilişkinin bozuk olması, bir travma yaşamış olman ya da o kişinin travmatik bir şekilde vefat etmiş olması yas sürecini zorlaştırabilir, yas nihayetinde rol geçişlerinden tanıdık bir duygudur, mesela ailenin evinden ayrılmak, bekarken evli olmak, yalnızken çocuk sahibi olmak, anne baba olmak, bunlar hep bir önceki evreye veda ettiğimiz süreçler eğer hayatının bu aşamalarını bitirdiysen belki de düşündüğün kadar güçsüz değilsindir.

 

Eğer bir tanıdığın bir yakınını kaybettiyse…

 

Yasın olduğu evlere ateş düşmüş gibi, bir şekilde destek olmak istiyoruz ama ne diyeceğimizi bilemiyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz, o kişiyi o acıdan kurtarmayı gerçekten gönülden istesek de bazen yapamıyoruz, sözel sakarlıklarımız oluyor, biraz bunlardan bahsederek başlayayım.

 

Eğer bir tanıdığınız bir yakınını kaybettiyse lütfen ona şu gibi şeyler söylemeyin: ‘Güçlü olmalısın, şu kişiye bak ne kadar da güçlü duruyor, ayakta kalmalısın’ gibi. Bu kimsenin güçlü olabileceği bir şey değil -ki duyguları bastırmak da bir güç değil. Birinin kaybı güç gösterisi yapılabilecek bir alan değil. Lütfen izin verin kendi duygusal tepkilerini istediği gibi versin, bu sürede onun işlerini devralabilirsiniz, bırakın o ağlasın ve rahatlasın. Tam tersini de yapmak iyi fikir değil, niye ağlamıyorsun, kendini serbest bırak, kendini sıkma gibi zorlamalarda kaçının, herkesin duygusal tepkisi farklıdır. Onu konuşmaya zorlamayın, bazı insanlar yazarsa daha iyi olur, bazı insanlar resim çizer. Duygusal tepkisi her neyse lütfen onu kabul edin, bunu yaşamasına ne kadar alan yaratabilirseniz o kadar destek olmuş olacaksınız ve tekrar edeyim herkesin duygusunu yaşama şekli farklıdır. Sadece yanında olun, bekleyin, o susuyorsa susun, o konuşuyorsa konuşun, eğer izin veriyorsa ona sarılabilirsiniz, fazladan birşey söylemenize gerek yok orada durmanız yeterlidir ama yine de kendisinin sizden bir şey istemesini beklemek de iyi bir fikir değil, bunu lütfen siz düşünün, onun neye ihtiyacı varsa sormadan yapın, yemek yapmak, telefonlara cevap vermek, kapıyı açmak, cenaze sürecini yönetmek, kayıp yaşayan kişinin ihtiyaçlarını karşılamak gibi şeylerden bahsediyorum. Rahatsız hissedebilirsiniz yine de cenazeden sonra arayın, eğer şartlarınız el veriyorsa gidin, aynı şeyi tekrar tekrar anlatabilir, kaybettiği kişiyi gördüğünü söyleyebilir, bu sizi korkutmasın delirdiği anlamına gelmiyor, sadece süreci böyle yaşıyor.

Ona seni anlıyorum demeyin lütfen çünkü anlayamazsınız, her kayıp çok farklıdır. Mesela siz de çocuğunuzu kaybetmiş olabilirsiniz o da ama belki o travmatik bir şekilde kaybetti, belki sizin ilk çocuğunuzdu onun beşinci çocuğu belki sizinki 15 yaşındaydı onunki 35 yani neredeyse her şey aynı gibi görünse bile farklıdır, bu tam olarak anlayabileceğimiz bir mesele değil. Ona başka kayıplardan bahsetmeyin ya da ‘zaten hastaydı, zaten yaşlıydı’ gibi birşeylerin iyi tarafını göstermeye çalışmayın bunlar yardım etmeye çalışırken onu terörize edecektir. Bu acının yanında bir de sizi idare etmek zorunda hissetmemeli öyle değil mi ?Bazen sizi orada istemeyebilir, sizinle konuşmak istemeyebilir bunu lütfen şahsına yönelik birsaldırı gibi görmeyin, eğer yastan önce de çok çalışan biriyse bu onun problemlerine bulduğu çözüm olabilir bırakın yine öyle yapsın. İnsanların acılarını katlayan ikincil acı oluşturan şeyler var, cenaze sürecinde dönen muhabbetler, düşüncesizce yapılan şeyler gibi en azından bunun bir parçası olmamaya çalışabiliriz.

 

Yas Tedavisi hakkında…

 

Son olarak beni takip eden psikolog adayları için birkaç öneride bulunarak yazıyısonlandıralım. Bir yası tedavi ederken olabildiğince nötr kalarak, yorum yapmayarak, çok fazla soru sorarak danışanın kendini ifade etmesine olanak tanımalısınız, size ne kadar çok anlatabilirse başkalarına da anlatabildiğini keşfedecek, ayrıca bazı kişilerin bir uzvunukaybetmesi, evcil hayvanını kaybetmesi bunların hepsi yas için örnekler ve dediğim gibi şiddeti yoğunluğu kişiden kişiye değiştiği için hiçbiri diğerinden daha az acıtır diyemiyoruz, dememeliyiz. Danışanın yastan önce yapabildiği ama şimdi yapamadığı şeyleri not alın lütfen, bunlar terapi hedefiniz, bunları yapabildiğinde süreç başarıyla tamamlanmış olacak mesela annesini kaybeden kişiyi düşünün annesinin en sevdiği yemek mantı ve mantı yiyemiyorsa onu yemesi, annesiyle gezdiği bir yere gidebilmesi hedefler arasındadır. Bir de yas döneminde bağlanma ihtiyaçları belirginleşecektir, bunu kimlerden karşılayabiliyor, yakınında birileri var mı yoksa nasıl sosyal destek sistemi oluşturabiliriz bunlara çalışmamız gerekiyor, İstanbul Bilgi Üniversitesin’e ait çok güzel kaynaklar var onları okuyabilirsiniz, bir kısmından ben de bu yazıda bahsettim, bunlardan faydalanmak sizin ve danışanınız için iyi olacaktır.

 

Yazının sonuna geldik, kelimelerin artık çok da anlamının olmadığı bir noktayı seçebildiğim en doğru kelimelerle becerebildiğim kadar ifade etmeye çalıştım, hedefim küçük bi parça umut hissetmendi umarım başarabilmişimdir, bir sorunun olursa bana direkt ulaşmak için mail yoluyla iletişime geçebiliriz.

 

 

“Yukarıdaki içerik yazarın podcast serisindendir. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu gereği site içindeki tüm dokümanlara ait haklar saklıdır. Site içerisinde yer alan sayfalarda hiçbir doküman, yazılı izin alınmaksızın kopyalanamaz, başka yere taşınamaz, alıntı yapılamaz, internet üzerinde veya her ne şekilde olursa olsun yayınlanamaz ve kullanılamaz. Aynı şekilde 5651 sayılı kanunu kapsamında telif hakkına konu olan eserle yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahiplerinin mail yoluyla iletişime geçmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde eser yeniden değerlendirilerek yazılı dönüş yapılır. Yararlanılan kaynaklar, gerekli izinler ve haklar için mail yoluyla iletişime geçiniz.’’

 

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Eşcinsel Aşk

Comments


bottom of page